egaranti ve Sürdürülebilirlik

2 yıl önce   •   4 dakikalık okuma

egaranti
Yazı içerikleri

Her geçen gün önemini daha iyi kavradığımız sürdürülebilir bir gelecek için egaranti olarak garanti süreçlerini dijital ortama taşıyarak elimizi taşın altına koyuyoruz. Garanti belgelerinin kağıt formda verilmesi için her gün binlerce ağacın kesilme işlemine son vermek istiyoruz. Bununla birlikte sürdürülebilirlik kavramını gelin beraber inceleyelim.

Sürdürülebilirlik Nedir?

Sürdürülebilirlik kavramı ilk olarak 1987 yılında Birleşmiş Milletler tarafından "Ortak Geleceğimiz" raporunda karşımıza çıkıyor. Bu kavram başka canlıların yaşamlarını bugün ve gelecekte tehlikeye sokmadan üretim yapmak olarak ifade edilmekte. Oldukça geniş tabirler ile anlatabileceğimiz sürdürülebilirlik kavramını temel olarak çevre koruma, ekonomik büyüme ve sosyal gelişim kavramları ile ele almak mümkün.

Hızlı sanayileşme ve nüfus artışı ile beraber doğan sorunların en büyük etkisi şüphesiz direkt olarak doğaya oluyor. Aslında bu etkilerin doğurduğu olumsuz sonuçlar 1987 yılında yayınlanan rapor ile uyarı niteliğinde kamuoyu ile paylaşıldı. Bu raporun oluşturulmasında ise en büyük etken 1984 yılındaki Antartika bölgesinde görülen ozon deliği. Bu ozon deliğinin insan etmenlerinden dolayı oluşmuş olması bütün dikkatleri üzerine çekmesine neden oldu.

Temel kavramlar olarak tanımladığımız; ekonomik büyüme, çevre koruma ve sosyal gelişim kavramlarını gelin birlikte detaylandıralım.

Çevre Koruma

Çevre koruma sürdürülebilirlik için temel prensip olan çevre ve doğada yer alan kaynakların sınırsız olmadığını bu yüzdende bu kaynakların doğru bir şekilde kullanılmasına odaklanıyor. Bununla birlikte çevre koruma kavramı ile beraber ekosistemlerin esnekliği bütün bir şekilde korunmaya devam ediyor.

Ekonomik Büyüme

Elbette büyümek, gelişmek ve yola devam etmek önlenemez eylemler. Bununla birlikte bu eylemlerin çevreye zarar vermeden, tüm toplumların refah seviyesini arttıracak şekilde gelişmesini sağlamakta ekonomik büyüme kavramları ile tanımlanıyor.

Sosyal Gelişim

İnsan hakları, çeşitlilik ve fırsat eşitliği, çalışma standartları, sosyal adalet ve kültürel miras gibi kavramların desteklenmesini sosyal gelişim ana başlığı altında toplamamız mümkün. Bununla birlikte tüm bu kavramların çevre koruma ve ekonomik büyüme ile geliştirilmesi; sürdürülebilir geleceği inşa etme yolumuzu kolaylaştırıyor.

Sürdürülebilirliğin İlkeleri

Sürdürülebilirlik ilkeleri, gelecek nesillere huzur dolu, yaşanılabilir bir dünya sunmayı amaçlıyor. Bununla birlikte sürdürülebilirlik ilkelerinin temelinde; hem üretirken hem de tüketirken tüm canlıların haklarına saygı göstermek yatıyor. Herkes için daha iyi bir gezegen oluşturmayı amaçlayan sürdürülebilirliğin ilkelerinin bazılarına ise birlikte göz atalım.

Gerektiği kadar satın al ve tüket

Son yıllarda değişen ve oldukça artan tüketim alışkanlıklarımızı kontrol etmekte fayda var. Unutmayalım satın aldığımız her ürün hem bütçemize hem de doğaya etkisi değişkenlik gösterebiliyor. Satın aldığımız ürünler düşündüğümüz kadar masum olmayabiliyor.

Atık üretimini sıfırla veya atıkları farklı bir fayda üretmek için kullan

Atık yönetimi günümüzde yönetilmesi gereken bambaşka bir iş haline gelmiş vaziyette. Bu yüzden atık üretimini eğer mümkünse sıfırlamak, mümkün değilse de atıkları farklı bir fayda üretmek için kullanmak ekosisteme olan bir borcumuz.

Geri dönüşüme katılabilen ürünleri kullan

Satın aldığımız her ürünün bir ömrü var. Bu ürünlerin ömürleri tamamlandığında da farklı alanlarda kullanılabiliyor olması oldukça önemli. Bu noktada satın aldığımız ürünlerin geri dönüşüme katılıp katılamadığını göz önünde bulundurarak ekosistemin iyileştirilmesine katkı sağlayabiliriz.

Enerjiyi verimli kullan

Hızlı sanayileşme ile verdiğimiz örnekte gördüğümüz üzere merkezde enerjinin bulunduğunu söylememiz mümkün. Bu yüzden ekosistemimize yapacağımız en büyük iyiliklerden birisi bize sunduğu enerjiyi doğru ve verimli bir şekilde kullanmak.

Neden Önemli?

Tarihe baktığımızda sanayi devriminin ardından hızla büyüyen sanayinin enerji ihtiyacı; insanlığı kömür ve petrol gibi yenilenemeyen doğal enerji kaynaklarını kullanmaya itti. Bununla birlikte sanayinin artan baskınlığı da, tarıma dayalı ekonomiyi zayıflatırken ekosisteme zarar vermeye başladı. Bu doğrultuda yaşanan gelişmeler ile beraber çevresel bozulmalar bir hayli hızlandı. Tüm bu bozulmalar ise beraberinde biyoçeşitlilikte azalma, toprak kaybı ve çölleşme gibi sorunların ciddi boyutlara ulaşması sonucunu getirdi. Elbette bu sorunların ortaya çıkmasında yalnızca sanayileşme rol almadı. Hızlı sanayileşmenin sonucu olarak görülen; hızlı nüfus artışı ve modern şehirleşme de bu bozulmalara çok yüksek oranda etki etti.

Bütün etmenler ile beraber insan olarak dahil olduğumuz ekosistemi başka varlıklar ile paylaştığımızı hatırlamamız gerekiyordu. Tam olarak bu noktada tüm parçaları karmaşık bir biçimde birbirine bağlı olan ekosistemin; herhangi bir parçası yok edilir ya da zarar görürse bu zarar bütün ekosisteme mal oluyor. İnsanoğlunun doğal çevre üzerindeki bu etkisi, doğal çevrenin kendini onarma hızını geçmiş vaziyette. Bu yüzden artık ekosistemin dengesini bozmadan hareket etme gereksinimi sürdürülebilirlik kavramı ile beraber gün yüzüne çıkıyor.

egaranti ve Sürdürülebilirlik

İlk başta da belirttiğimiz gibi; bugün garanti belgelerinin kağıt formda verilmesi için her gün binlerce ağaç kesiliyor. Bu kapsamda Birleşmiş Milletler Sürdürülebilirlik Kalkınma Programı kapsamında egaranti olarak;

  • iyi iş ve ekonomik büyüme,
  • endüstri, inovasyon ve altyapı,
  • sürdürülebilir şehirler ve topluluklar,
  • sorumlu üretim ve tüketim amaçlarına uygun çözümler sunuyoruz.

Diğerlerine Ulaştır!

Okumaya devam et